Türkiye’den bir köşe: Kahta
Kahta, Adıyaman iline bağlı bölgenin büyük ilçelerinden biridir. Nüfusu 117 bin 378 olan ilçe toprağının büyük bir kısmı, Atatürk Baraj Gölünün altında kalmıştır.
İlçe Adının Kaynağı; Kahta adının nereden geldiği yolunda kaynaklarda pek bilgi olmamakla beraber, tarihte, Orta Asya’da Ötüken ve Karakurum yakınında Kahta isimli bir kentin varlığı göz önüne alınırsa Kahta isminin Orta Asya kökenli bir isim olduğu sonucu çıkarılabilir. “Kahta” isminin Persçede “Dağın Eteği” anlamına geldiği ve Komagenelilerden önce bölgede hakim olan Persler tarafından kullanıldığı, bu adın da eski yerleşim yerinin konumundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Eski ilçe merkezi Eski Kahta’dır ve Nemrut Dağının eteklerinde yer almaktadır.
Yöre insanının yaşama biçimi kırsal kesimde ve ilçe merkezinin önemli kısmında yörenin ekonomik yapısına paralel olarak tarıma endekslidir. Tarım ve hayvancılığa bağlı olarak yaşamını sürdüren halk, tarımın makineleşmesiyle sosyal yaşantısını kısmen de olsa revize etmiştir. Tarımdan geçimini sağlayan kesimlerin sosyal yaşamları Anadolu'daki köylülerden farklı değildir.
Atatürk Barajı göl sahası oluşması nedeniyle topraklarını kaybederek ilçe merkezine yerleşen vatandaşlar, değişik dallarda ticaret yapmak suretiyle geleneklerini koruyarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Sosyal yaşantı turizmle ve okulların çoğalmasıyla hızla gelişim göstermektedir.
Türkiye, Avrupa ve Dünya birincilikleri almış olan halk oyunları, kaynağını Fırat Efsanei, Hasat ve yörenin törelerinden almıştır. Son yıllarda oynanan Simsimi, Düz, Türkü, Kımıl yörenin oyunlarından bazılarıdır.
Halı, sicim, kilim, yazma, oya, bakır işlemeciliği ve hediyelik eşya yapımı ilçenin el sanatları açısından önemli faaliyetleri olmakla beraber, halıcık ilçe ekonomisine gözle görülür bir katkı sağlamaktadır.
İlçenin yetiştirdiği sanatçılar, yöre insanının dramını, ezgilerini, güzelliklerini, Fırat ve tarihi zenginliklerini konu alan türküler besteleyerek halka sunmuşlardır. İlçede yetişen ve ülkemiz çapında tanınan ses sanatçıları; Kahtalı Mıçı (Mustafa ARSLAN), Zara, Ramazan GARİPSES, Kahtalı Hamido ve Kahtalı İbo'dur.
Kahtalı Mıçı:
Nemrut Dağı:
Doğu-Batı Medeniyetinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut. Yüksekliği 10 metreyi bulan büyüleyici heykelleriyle, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır. İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için KOMMAGENE UYGARLIĞI' nın keşfine gitmek gerekir.
Osmanlı İmparatorluğu' nda asker danışman olarak görev yapan ve tarihi eserlere ilgi duyan Alman subay Helmut Von Moltke, 1838'de bölgedeki araştırmaları sırasında bölgedeki tarihi kalıntılar hakkında bilgi verdiği ' Türkiye'deki Durum ve Olaylar Hakkında Mektuplar' adlı kitabında nedense Nemrut Dağı'ndaki heykellerden söz etmemiştir. Nemrut Dağı'nın zirvesindeki eserlerden ilk söz eden ve bunların Asurlular'dan kalma olduğunu tahmin eden,1881'de Diyarbakır'da yol yapım işlerinde görevli Alman Mühendis Karl Sester'dir. Sester'in verdiği bilgiler doğrultusunda Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı'nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykelleri ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır.
Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochus kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir.
Karakuş Tümülüsü:
Milli Parkın güneybatısında Nemrut dağı yolu üzerinde bulunan, Kommagene Kralı 11. Mithridates tarafından annesi İsas adına yaptırılan anıt mezar, sütun üzerindeki kartaldan dolayı Karakuş Tümülüsü olarak anılmaktadır. Doğu, batı ve güney yönlerde dörder sütun varken günümüze doğuda iki batıda ve güneyde birer sütun kalmıştır. Doğudaki sütun üstünde aslan ve kartal heykel kalıntıları, batıdaki sütunun üstünde tokalaşma stili, yerde aslan heykeli parçası vardır. Nemrut Dağı giriş noktası olarak belirlenen Karakuş Tümülüsü Milli Park Koruma alanı içerisindedir.
Cendere Köprüsü:
İlçeye 20 km uzaklıkta Kahta Çayının bir kolu olan Cendere Çayının en çok daraldığı yerde iki ana kaya üzerinde tek kemerli, 92 iri kesme taştan yapılmışCendere Köprüsü görkemli bir güzelliğe sahiptir. Köprü 2004 yılına kadar her türlü araç geçişine açık halde iken, 2005 yılında yapılan yeni köprünün hizmete girmesiyle araç trafiğine kapatılmıştır. Köprü 1997 – 1998 yıllarında restorasyon görmüştür.
İlçe zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Mevsimine göre evlerden eksik olmayan yemekler; Patlıcanlı Yoğurt Çorbası, Yuvarlama, İçli Köfte, Mercimekli Lapa, Sarımsaklı Bulgur Pilavı, Mercimekli Köfte, Çiğköfte, Pirpirimli (Semizotu) Ayran Çorbası, değişik dolma türleri, yaprak sarması, değişik etli tava yemekleri.
İlçenin yemek kültüründe hemen her mahallede bulunan fırınlarda pişirilen fırın yemeklerinin yeri büyüktür. Özellikle yaz aylarında fırında hazırlanan Tava, Patlıcan Kebabı, Dövmeç, (Közlenmiş Patlıcan ve Biber ile hazırlana) Soğulma, lahmacun ve etli pide ilçenin yemek kültüründe önemli bir yer tutar.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.