Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi: Yedi Uyurlar

Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi: Yedi Uyurlar

Eshâb-ı Kehf (Mağara Arkadaşları), pagan kültürden Hıristiyanlığa, oradan da Müslümanlığa uzanan bir süreçte farklı kültürlerin etkileşimine örnek olan bir anlatıdır.

Ortaçağ boyunca Hristiyan ve İslam dünyasında çok tutulan efsaneye göre; Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde, Roma İmparatoru Dakyanus (Dakyus) adında zalim bir hükümdar halkı kendisine ve putlara taptırırmış (M.S. 250). Mitolojik Tanrılara inanışın gücünü yitirdiği bir dönemde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adında yedi genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkarlarmış. Bunu haber alan Dakyanus’tan kaçan gençler, kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan Eshab-ı Kehf burada uykuya dalar. Eshab-ı Kehf, bir rivayete göre, 309 yıl uyur vaziyette kalır. Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius döneminde (M.S. 408-450) huzur ortamında uyanırlar. İmparator, yedi kişinin yaşadığı deneyimin derin anlamından etkilenir; anılarına kutsal bir mezar yapılmasını emreder. Afşin Eshab-ı Kehf Mağarası ve Külliyesi, Afşin İlçesi’nin kuzey batısında ve merkeze yaklaşık 7 km uzaklıkta Bencilüs Tepesi üzerinde yer almaktadır.

 

İnanç turizmi açısından büyük önem arz eden ve farklı dinler ve kültürler tarafından yaygın olarak bilinen Eshab-ı Kehf, kültürler arası diyalog ve hoşgörünün sağlanması açısından oldukça önem arz etmektedir. Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi M.S. 446 tarihinde yapılan İsa Mescidi ile birlikte asırlar boyu süren ve günümüze kadar intikal eden Türkiye’nin ve dünyanın en uzun süreli ziyaretgâhlarından birisi olma özelliğini göstermektedir. Eshab-i Kehf Külliyesi'nin Ribat taç kapısı, tamamiyle geometrik bezemelerden oluşan Selçuklulara ait ilk dönem taç kapılardan biridir. Taç kapı üzerine güneş ışığının gelmesiyle beraber, günün belirli saatlerinde (özellikle namaz vakitleri), kavsaranın farklı noktalarında, dua eden bir derviş, namaz kılan bir bayan ve namaz kılan bir erkek olmak üzere üç ayrı silüetin belirmesi, astronomi bilgilerinden faydalanılarak oluşturulan üstün bir mimari teknik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.