Abdullah Şanlıdağ Yazdı…İslamcılığın geldiği nokta…
"Türkiye uzaya giden ilk Türkü konuşuyor. Jet pilotu Alper Gezeravcı ,14 gün uzayda kalacak, yani 14 gün boyunca gündemimiz uzay olabilir.
Avrupa Uzay Ajansı bile Rusya’yla ambargo yüzünden çalışmadığı için Space X’ten bilet alarak Uluslararası Uzay Üssü’ne astronot gönderirken, Türkiye’nin uzay üssüne Seçil Erzan’ın dolandırdığı kadar bir parayla astronot göndermesini israf ve turistik gezi olarak görenler, uzay çalışmalarında Türkiye’den gezegen, galaksi falan keşfetmesini bekleyenler hariç herkes mutlu gözüküyor.
Orta Asya’dan Anadolu’ya uzun yürüyüşlerinin uzayda bitmesinden Yörükler mutlu, ailesinin başörtülü olmasından muhafazakarlar mutlu, “uzaydan vereceği ilk mesaj “Sayın Cumhurbaşkanım olur” diye dalga geçilirken verdiği ilk mesajın Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” olmasından sekülerler mutlu. Kürtler bile hali hazırda Uluslararası Uzay Üssü’nde bir Kürt astronotun olmasından dolayı mutlu.
Bu mutluluğu bozmadan 6 ay kadar daha öncesinde Tekirdağ’a gidelim.
Türkiye gibi hızla tüketilen gündemlerin ülkesinde 6 ay, tarih öncesi devirler kadar uzak bir zamana denk geliyor.
6 ay önce üstelik Tekirdağ’da ne mi olmuştu?
Bir sokak röportajında AK Partili olduğunu söyleyen kadına küfreden “teyze”nin kombiniyle sandığa giden Melek Mosso, Tekirdağ’ın AK Partili Süleymanpaşa Belediyesi’nin Kiraz Festivali’nde sahne almış ve kıyamet kopmuştu.
AK Partili Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel istifa etti. Daha doğrusu istifa ettirildi.
Sonra ne oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cüneyt Yüksel’in AK Parti’nin Tekirdağ Büyükşehir Belediye başkan adayı yaptığını açıkladı. (Benzer durum, Kahramanmaraş Ak Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir, süresi dolmadan azledilmiş, sonrasında da milletvekili yapılmasında yaşanmıştı)
40 yıl önce Erdoğan’ın otobüsleri haremlik-selamlık diye ayıracağından korkanlar, aynı Erdoğan’ın Tekirdağ’da gösterdiği adayın Melek Mosso’nun elini öperkenki videosuna bakıp rahatlayabilir.
30 yıl önce askerlerin laiklik yüzünden cenazelerde bile saf tutmadığını hatırlayanlar, laikliğin koruyucusu CHP’li İstanbul belediye başkanı ise seçim kampanyasına Eyüp Sultan’da namaz kılıp, Arnavutköy’de taziye çadırında Kuran okuyarak başlamasıyla rahatlayabilir.
Kadınları eve kapatacak bu iktidar diye endişelenenler, ilk kadın Merkez Bankası başkanını atamanın ülke tarihinin en muhafazakar iktidarına nasip olduğunu düşünüp rahatlayabilir."
Yukarda İktibas ettiğim makale, Maraş Merkezli depremlerde en güzel analizi yapan Yıldıray Oğur'a ait.
Yıldıray Oğur, bu yazıyla neyi anlatmaya çalıştı? Vermek istediği mesaj nedir? Bu bir AK Parti övgüsü müdür yoksa eleştirisi mi?
Yıldıray Oğur, Ahmet Davutoğlu'na yakınlığıyla biliniyor. Belki de öyle değildir. Karar Gazetesi'nde yazıyor olması, illa AK Parti karşıtı olması anlamına gelmiyor. Ben de bir Ak partiliyim ama yeri geldiğinde AK Parti'yi eleştirmekten de geri durmuyorum. Bizim için eleştirilimez olan tek şey vardır, o da Allah'ın kelamı Kur'an ve efendimizin sünnetidir. Ben Oğur'un yazısından şunu çıkardım: Hey laikler, Kemalistler, sekülerler, korkmanıza gerek yok. Melek Mosso'nun elini öpen siyasetçilerimiz var. Merhum Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan bile başı açık, kot pantolonlu bir bayanı, ilin birisine belediye başkan adayı yaptı. Erdoğan iktidar olduğunda şeriat gelecek zannediyordunuz, bakın istediğiniz gibi tatilinizi yapabiliyor, içkinizi içebiliyorsunuz. Hem bu adamlar öyle gerici falan da değil. Asıl gerici olanlar sizlersiniz. Adamlar bunca yıl aradan sonra uzaya bir Türk astronot dahi gönderdiler, daha ne istiyorsunuz?
AK Parti 22 yıllık iktidarında Türkiye'ye çok şeyler kazandırdı. Erdoğan'ın yaptığı en güzel icraat, ülkeye demokrasi ve özgürlük getirmiş olmasıdır. AK Parti sonrası askerler yeniden ülkenin siyasetine ayar vermeye çalışırlar mı bilemem. Ama AK Parti askeri oligarşiyi ve militarizmi şimdilik bitirdi. AK Parti iktidarda olduğu sürece askerin bileği masada bükülü olarak durur.
Diğer yandan AK Parti ülkenin değişip dönüşmesinde, yol-baraj ve sağlık alanında devrim niteliğinde hizmetlere imza attı. Savunma sanayinde ve teknoloji i alanlarında yine öyle. Terörün neredeyse nefes borusunu kesmek üzereyiz. Sınır ötesi harekatlar ve dış politikada da AK Partili çok başarılı. Çözemediği tek sorun ekonomik kriz ve pahalılık. Mesela deprem bölgesinde AK Parti iktidarının çok büyük hizmetleri oluyor. Kalıcı konutlar bir bir yapılırken altyapı çalışmaları yenileniyor. Yani AK Parti Uygar dünyaya ayak uydurdu. Milli görüş döneminde ortaya konulan eylem ve söylemler bugün artık yok. İktidar biraz mütedeyyin, muhafazakar insanları bozdu. Bu noktada iyi bir sınav verdiğimizi söylemek oldukça zor. Zaten AK Parti de iktidara geldiğinde Milli Görüş gömleğini çıkarttığını söyleyerek, kendisini muhafazakar demokrat olarak tanımlamıştı. Dindar ailelerin çocukları da, babalarının 30 yıl önceki gittiği yoldan gitmiyorlar. Onlar gibi de düşünmüyorlar. Her şey değişip dönüştü. AK Parti dindar bir gençlik yetiştirecekti ama başaramadı. Okuyuculardan bazıları İslamcılık kavramından neyi kastettiğimizi merak edebilir. Aslında dindar insanları şucu bucu diye tanımlamak doğru değil. Siyasal İslam kavramını da bu yönden doğru bulmuyorum. Müslümanların tek bir derdi ve çabası vardır, o da şudur: Allah'ın dinini bütün cihana hakim kılmak. Bu din öncelikle fert ve ailelerde yaşanmakla hayat bulur. Sonra etrafınıza tebliğ yaparsınız. İslam'da zorbalık ve şiddet asla yoktur. Hiç kimseyi zorlayarak dine davet edemezsiniz. Biz Müslümanlar hakkı ve hakikati anlatmakla mükellefiz. İnsanlara hidayet vermek sadece Allah'a mahsustur. Bu satırların yazarının ömrü, Milli Görüş ve sonrasında da Recep Tayyip Erdoğan'ın başlatmış olduğu harekete hizmet etmekle geçti. Fakat geriye dönüp baktığımda siyasal faaliyetlerin; bizim gibi okuyan, yazan, düşünen gazeteciler için beyhude olduğunu gördüm. En güzel yatırım, insana yapılan yatırımdır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.