Abdullah Şanlıdağ Yazdı… Yeniden Refah üzerine bir tespit!
Rahmetli Necmettin Erbakan, benim nazarımda çok büyük bir devlet adamı ve ezoterik (deruni)bir siyasetçiydi.
Onun bilim adamlığı sıfatına da her zaman saygı duymuşumdur. "Önce ahlak ve maneviyat" düsturuyla siyasi hayatımıza yön vermeye çalışan Necmettin Erbakan, Türkiye'nin ağır sanayi ve teknoloji ile ayağa kalkacağına inanıyordu. Bizdeki yerli pancar motorlarının ve otomobilin üretiminde Erbakan hoca'nın çok büyük katkısı vardır. Almanların kendisiyle çalışma teklifine, sırf Türkiye'yi ve insanlarını düşündüğü için ret cevabı veren Erbakan, ömrünün tamamını Müslümanların bilinçlenmesine ve ülke için bir şeyler yapmaya adadı. Milli Görüş ismi ile tanımladığı davasını, her ne kadar Parti tabelası ile yürütmeye çalışmışsa da, Erbakan İslami hareketin de önemli isimlerindendir. D8 projesi devam ettirilmiş olsaydı bugün Gazze'de İsrail siyonist rejimi sivil halka soykırım uygulayamazdı. Erbakan'ın hedefinde, güçlü bir İslam dünyası vardı. Ömrü vefa etmedi. Onun bahçesinde yetişen Recep Tayyip Erdoğan, muhafazakar demokrat bir çizgiyle 22 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. Elbette AK Parti'nin de birçok yanlışları olmuştur. Hatadan münezzeh olan sadece Cenab-ı Haktır. İbn-i Haldun'un da ifade ettiği gibi, tüm ideolojiler ve sistemler tıpkı insanlar gibi ölümlüdür. Dolayısıyla AK parti'de bir gün bitecektir.
Gelelim Yeniden Refah Partisi'ne. Rahmetli Necmettin Erbakan, çok hiperaktif, hazırcevap, öngörüsü güçlü bir siyasetçiydi. Oğul Erbakan ise sakin, tutuk ve İslam dünyasının meselelerine, merhum Erbakan kadar vakıf olmadığı gibi, o ülkelere liderlik yapacak çapta bir siyasetçi değil.
Yeniden Refah Partisi'nde bir şahlanış var. 2001 öncesi Ak Parti'nin doğuşu gibi değil ama yine de bir coşku seli ve dipten gelen bir dalga var.
2002 yılında iktidara gelen AK Parti ile bugün bir şahlanış içerisinde olan Yeniden Refah Partisi arasındaki fark şu: AK Parti'den önceki Türkiye'de mevcut partiler halkı canından bezdirmiş, pahalılık başını almış gitmiş, bankalar hortumlanmış, ideolojiler iflas etmişti. Fazilet Partisi ve Erbakan hoca siyaseten 28 Şubat sonrasında siyasi yasaklı hale getirilince, muhafazakarların ve mütedeyin insanların gidebilecekleri adres kalmadı. İşte tam bu demde Ak Parti, büyük bir umut olarak seçimlere gitti. Tabii AK Parti'nin yalnız başına iktidarında Tayyip Erdoğan'ın mağdur edilmesinin yanında, siyasete çekirdekten katılmasının, karizma ve belagatının çok güçlü oluşunun, güçlü bir hikayeye sahip olmasının ve İstanbul gibi bir mega kente Belediye başkanlığı yapmasının etkisi büyüktür. Yeniden Refah partisinde bu ruh ve diriliş muştusu henüz olmamakla birlikte, AK Parti'ye küsen, tepki koyan, aday gösterilmeyen birçok insanın Yeniden Refah Partisi'ne yöneldiğini söyleyebiliriz. Yani AK Parti seçmeni ile bir dalga oluşturan Fatih Erbakan'ın henüz geminin ana kumandasında Recep Tayyip Erdoğan varken bir şey yapabileceğini sanmıyorum ama gelecek için de bu partinin elzem olduğunu düşünüyorum. Şuan yeniden Refah Partisinden belediye başkanı adayı olan tüm şahsiyetler, ya AK Parti'de daha önce belediye başkanlığı yapmış, sonrasında aday gösterilmemişler ya da AK parti'de bundan sonra İkbal görmediği için Yeniden Refah Partisi'ne yönelen kişilerdir. Zemin henüz çok yeni olduğu için kimlik siyaseti oluşmuş değil. Bir de AK Parti için yerel seçimler ve özellikle İstanbul çok büyük önem arz ederken Yeniden Refah Partisi'nin ittifaktan ayrılarak seçimlere yalnız başına girmeye karar vermesi ve kendisini ispat etmeye çalışması siyaset açısından normal görülebilir. Lakin muhalifler, Kandil'in meclisteki ayağı Dem Partisi bile sırf İstanbul'da AK Parti'ye kaybettirmek için birleşmişken, yeniden Refah Partisi'nin de birlik ve beraberlik içerisinde hareket edip Genel seçimlerde mindere çıkmasını tercih ederdim.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.