Yardımcıoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret istatistikleri doğrultusunda, Türkiye’nin ithalatta ve ihracatta dışa olan bağımlılığı üzerine bir analiz gerçekleştirdi. Son verilere göre Türkiye’nin yurt dışından aldığı 4 üründen 1’i’nin Çin ve Rusya’dan geldiğine dikkat çeken Yardımcıoğlu, Türkiye’nin toplam ithalatında Rusya ve Çin’in aldığı payın 2021 yılında, son 10 senenin en yüksek seviyesine eriştiğini ifade etti. Türkiye’nin, 2021’in ilk 10 ayında en çok ithalat yaptığı ülkelerin Çin ve Rusya olduğunu aktaran Yardımcıoğlu, ithalatta iki ülkeye olan bağımlılıktaki bu artışın, tıpkı ihracatın belli ülkelere olan yoğunluğu kadar tehlikeli olduğunun altını çizdi.

BAAE Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, “TÜİK’in açıkladığı dış ticaret istatistikleri Türkiye’nin ithalatta Rusya ve Çin’e bağımlılığının son 10 yılda artış eğiliminde olduğunu gösteriyor. 2021’de Ocak-Ekim ayını kapsayan yılın ilk 10 ayında Türkiye’nin toplam ithalatı 215,53 milyar Amerikan doları oldu. Çin’den ithalat 26,06 milyar doları olurken Rusya’dan ithalat ise 22,61 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Son verilere göre Türkiye’nin yurt dışından aldığı 4 üründen 1’i Çin ve Rusya’dan geliyor. İki ülkenin ithalattaki payı 2020’nin aynı döneminde yüzde 18 civarında bulunuyordu” dedi.

“2021’DE TÜRKİYE’NİN İTHALAT PASTASINDA RUSYA VE ÇİN’İN PAYI 22,6’YA YÜKSELDİ!”

Türkiye’nin Rusya’dan ithalatı 2021 yılının ilk 10 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre dolar bazında yüzde 60; Çin’den ithalatının ise yüzde 42 arttığını söyleyen Yardımcıoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye’nin ithalat pastasında 2021 yılında iki ülkenin payı yüzde 22,6’ya kadar yükseldi. Covid-19 salgının hâkim olduğu 2020 yılının aynı döneminde Çin’den ithalat 18,32 milyar dolar; Rusya’dan ise 14,14 milyar dolar olmuştu. Buna göre dolar bazında ithalat son bir senede Çin’den yüzde 42, Rusya’dan ise yüzde 60 artış gösterdi. 2021 senesi pandemi öncesi yıllarla karşılaştırıldığında da bu iki ülkeden ithalatın artış eğiliminde olduğu görülüyor. İthalat 2018’in ilk 10 ayında Çin’den 18,04 milyar dolar; Rusya’dan ise 18,45 milyar dolar olmuştu. Bu veriler 2019 döneminde Çin’den 14,94 milyar dolar; Rusya’dan 18,31 milyar dolar seviyesindeydi.”

“RUSYA VE ÇİN’İN PAYI SON 10 SENENİN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ERİŞTİ”

Türkiye’nin toplam ithalatında Rusya ve Çin’in aldığı payın 2021 yılında son 10 senenin en yüksek seviyesine eriştiğine dikkat çeken Başkan Yardımcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ocak-Ekim dönemlerine bakıldığında 2021’de Çin’in payı yüzde 12,1; Rusya’nın payı ise yüzde 10,5 oldu. İki ülkenin toplam payı ise yüzde 22,6’ye karşılık geliyor. Bu oranlar 2020 yılının aynı döneminde Çin için yüzde 10,4 ve Rusya için yüzde 8 idi. İki ülkenin ithalattaki toplam payı ise Ocak-Ekim 2020’de yüzde 18,4 olmuştu. Buna göre son 1 yılda iki ülkenin toplam içindeki payı yüzde 23 artmış oldu. 2011 yılının Ocak-Ekim periyodunda Rusya ve Çin’in ithalattaki toplam payı yüzde 18,5 iken bu oran 2017 ve 2020 senelerinde yüzde 18,4’a kadar düştü. Pandemiden hemen önce bu oran yüzde 19,9, 2018’de ise yüzde 19,2 olmuştu.

“İTHALATTAKİ BAĞIMLILIKTAN KURTULMAK İÇİN ŞİMDİDEN TEDBİR ALINMALI!”

Açıklamasında sadece iki ülkeye ithalattaki göbekten bağımlılığın büyük tehlike barındırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Yardımcıoğlu, şunları kaydetti: “Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler 2021’in ilk 10 ayında Çin ve Rusya aynı zamanda Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı iki ülke. Üçüncü sırada yüzde 8,3 pay ile Almanya gelirken bu ülkeyi yüzde 4,9 ile ABD ve yüzde 4,3 ile İtalya takip ediyor. Diğer ülkelerin payı ise sırayla şöyle: Hindistan ve Fransa yüzde 3, Güney Kore yüzde 2,9; İspanya ve Belçika yüzde 2,3 ve İngiltere yüzde 2,1. Ocak-Ekim 2021 döneminde Türkiye’nin ihracatı ise 181,67 milyar dolar oldu. Türkiye’nin ihracatında Rusya sadece yüzde 2,5 paya sahipken Çin ilk 20 ülke arasında yer almıyor. Zirvede yüzde 8,7 ile Almanya; yüzde 6,5 ile ABD ve yüzde 6 ile İngiltere bulunuyor. Ülkemizin sadece iki ülkeye olan bağımlılığındaki bu artışın pandemi kaynaklı da olsa artmış olması tıpkı ihracatın belli ülkelere olan yoğunluğu kadar tehlikelidir ve sağlıklı değildir. Zamanında bu hakikatin görülerek gerek ithalatta ve gerek ihracatta genel ağırlık olarak belli birkaç ülkeye göbekten bağlı olmasına ilişkin tedbirler şimdiden düşünülmelidir.”