Abdullah Şanlıdağ Yazdı... Anayasa değişikliği ve 50+1
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 50+1 açıklamaları siyasette yeni bir tartışmaya yol açtı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve yüzde 50+1 şartı, partileri ittifak yapmaya zorladı. Türkiye gibi her renk,ideoloji ve fikri barındıran bir ülkede, öyle yüzde 50+1' i yalnız başına alabilmek her Parti'nin ve liderin harcı değil. Dolayısıyla partileri birbirine mahkûm eden bu sistemin yerine, demokrasilerde asıl olan en fazla oyu alan formülü hayata geçirilmelidir. Biz bu sistemi daha önce de eleştirmiştik. Yüzde 50+1 formülünü Türkiye'nin başına bela eden de Devlet Bahçeli olmuştur. MHP'nin yalnız başına iktidara gelebilmesinin imkanı yoktur. Diğer partiler de öyle. Erdoğan da artık 50+1'in değişmesi gerektiğini söylüyor. Bahçeli, "Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhur'un bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz. MHP olarak dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz." ifadelerini kullandı. " Tabi Bahçeli kamuoyuna yansıyan, daha doğrusu yansıtılan, " bu sistem tartışması Erdoğan ile Bahçeli'nin arasını acar" diyenlere de, " Hiç kimse Cumhurbaşkanımız ile aramıza giremeyecektir." Şeklinde cevap verdi.
Ak Parti'yi ittifak yapmaya zorlayan da bu sistemdir. Altılı masa 50+1'i bulamayınca dağılıp gitti. Bizde uzlaşı kültürü zayıf. Buna rağmen Ak Parti ile MHP bu işi iyi götürüyor. Ancak şuanda parçalı politik bir yapı vardır. Siyasi istikrar ve temsilde adalet ilkesi zayıflamıştır. Zaten Türkiye'de uzun yıllardır adam gibi muhalefet yapacak parti de kalmadı.
Ömer Baykal'ın da çok bariz bir şekilde ifade ettiği gibi "Bu tarihten itibaren, AK Parti’den koparak kurulan yeni partilerin, siyasi gücünü sürdüren Erdoğan karşısında toplumu ikna etme gibi önemli bir meseleleri olduğu ortadadır. Salt politika metinleri üzerinden ya da ideolojik açıdan bir araya gelmeleri kolay olmayan siyasi partilerin iktidarı devirmek adına yaptıkları işbirliğinin, ülkeyi yönetmek adına yeterli olmayacağı test edilmiş bir yöntem olarak karşımızda durmaktadır. İdeolojik söylemlerin buharlaştığı, popülist siyasetin hâkim olduğu günümüzde ideolojik pozisyondan uzak, toplumsal tabanı belirsiz siyasi oluşumların güç ilişkilerini uzunca süredir domine eden AK Parti karşısında somut, ikna edici, toplumun belli kesimlerini hedef alan politikalar geliştirmeleri gerektiği ifade edilebilir.
Bilindiği gibi 50+1 seçim modeli, 21 Ekim 2007 tarihindeki referandumla kabul edilen cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yöntemi ile birlikte uygulanmaya başlandı. Bu sisteme göre 50+1 seçim modeline göre genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan, yani yüzde 50'den en az 1 oy fazlasını elde eden aday cumhurbaşkanı seçiliyor.
Bu sistem değişmeli derken, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişsin, yeniden parlamenter sistem gelsin demiyoruz. 50+1 sistemi değişebilir diyoruz. Yani sistemin aksayan, yürümeye kısımları revize edilebilir. Sanki Anayasa, yasalar, yönetmelikler vahiy mi ki değişmesin? Her şey insanı yaşatmak ve demokrasiyi tüm kurumlarıyla uygulamak için olmalıdır. Nitekim Adalet Bakanı Yılmaz Tunç şöyle konuştu: "Bu sistemden herhangi bir geri dönüş yok. Reform ihtiyacı varsa uygulanır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme getirdiği 50+1 meselesi de bu çerçevede TBMM'de değerlendirilebilir" dedi.
Tunç'un ne söylediğinin çok bir önemi yok, önemli olan Reis ne söylüyor, ona bakmak gerekiyor. Adalet Bakanı da olsa, Erdoğan'ın söylediklerinin hilafını söylemesi, aksi beyanda bulunması söz konusu dahi olamaz. Ya onun musadesiyle konuşuyordur ya da ona ters düşmeyecek bir şekilde..
İşte Erdoğan'ın söyledikleri : Almanya'dan dönüş yolunda uçakta gazetecilerin “50+1 sistemi değişir mi?” sorusuna "Değişmesi isabetli olur." yanıtını verdi. Erdoğan, en fazla oyu alan adayın Cumhurbaşkanı seçilmesini önerdi.Erdoğan, Millet İttifakı'nın son seçimde oluşturduğu 6'lı masayı hatırlatarak, Cumhurbaşkanı seçiminde aranan yüzde 50+1 şartının siyasi partileri yanlış yollara sevk ettiğini söyledi.
Tabi 50+1'den önce değişmesi gereken asıl konu Anayasa değişikliğidir. Ak Parti 22 yıldır ülkeyi yönetiyor. İlk on yılında darbecilerle uğraştı. Yeni sistem kuruluncaya kadar çok badireler atlatıldı. AK Parti'nin iktidarı döneminde AK Parti'ye kapatılma davası dahi açıldı. Erdoğan, çok şükür vesayeti bitirdi de bundan kurtulduk. Artık Kenan Evren'in darbeci yasalarının değişme vakti gelmiştir. Nitekim Erdoğan bu yönde de samimi.
Erdoğan, "Biz verdiğimiz sözün arkasındayız, milletimizi hak ettiği sivil anayasaya kavuşturacağız. Yeni, sivil, kapsayıcı ve çağın gerekliliklerine tam uyumlu bir anayasayı Türkiye’ye kazandırmak, ulaşmayı arzu ettiğimiz en önemli hedeflerimizden biri." dedi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.