Bir yıl üzeri devam eden HPV enfeksiyonları prekanseröz veya kanserli lezyon ihtimalini artırır. 200’ün üzerinde tipleri vardır. HPV 6, HPV 11 düşük riskli; HPV 16, HPV 18, HPV 45, HPV 31, HPV 33, HPV 52, HPV 58, HPV 35, HPV 59, HPV 56, HPV 51, HPV 39, HPV 68, HPV 73, HPV 82 ise yüksek riskli olarak sınıflandırılır. Düşük riskli HPV tipleri genital siğil ve papillomatozis gibi genital bölge enfeksiyonlarına neden olur. Yüksek riskli HPV tipleri ise erkeklerde ve kadınlarda serviks, anal, penil, vajinal, vulvar ve orofarengal kanserlere yol açabilmektedir. Yaklaşık 200 HPV tipinden HPV 16 ve HPV 18 dünyadaki servikal kanser vakalarının %70’inden sorumludur. Bunu HPV 45 ve HPV 31 izler.
HPV yıllarca belirti vermeden kalabilir. Bu nedenle düzenli HPV taraması yapılması önemlidir. Ayrıca HPV aşısı yaptırmak genital siğillerin %90’ının ve rahim ağzı kanseri, vajinal kanser, ve vulva kanseri, anal kanserleri, ağız kanserleri, baş ve boyun kanserlerine karşı da koruyucu niteliktedir.
HPV virüsü vücuda girdikten sonra 3 aşamadan geçer. Bu aşamalar latent, subklinik ve klinik dönem olarak değerlendirilir. Latent dönemde HPV virüsü HPV DNA testi ile belirlenebilirken, subklinik dönemde kolposkopi ile sitolojik ve mikroskobik değişimler saptanabilmektedir. Klinik evrede ise genital siğil ve invaziv kansere yol açarak semptomlar ortaya çıkmaktadır.
HPV Nasıl Bulaşır?
HPV, en sık cinsel yolla bulaşır. Cinsel aktif olan kadınların yüzde 75’inde HPV varlığı bilinmektedir. HPV’nin bulaşıcılığı çok yüksektir. HPV enfeksiyonu olan kişiler enfeksiyonu yüzde 60-66 oranında eşlerine de bulaştırmaktadır ve ortalama 3 ay gibi bir süre sonrasında eşlerinde genital siğiller görülebilmektedir. Nadiren vertikal geçiş de olabilmektedir. Virüs bulaşmış yüzeylerden, ciltteki lezyonlardan ve doğum kanalından olmak üzere direkt veya dolaylı olarak bulaş görülmektedir.
HPV Risk Faktörleri Nelerdir?
- Tek eşli olmamak erkeklerde ve kadınlarda önemli risk faktörüdür
- Erkeklerde sünnet olmamak
- Erken yaşta (18 yaş öncesi) cinsel hayatın başlaması
- Cinsel yolla bulaşan klamidya, herpes, simpleks tip 2 enfeksiyonu geçirmek
- İmmün sistemi baskılayıcı hastalığa sahip olma (HIV gibi)
- Uzun süreli komine oral kontraseptif kullanımı (Dolaylı yoldan kondom kullanılmadığı için etkili)
- Siyah ırk
- Genetik
- Sigara kullanımı
- Kişisel hijyen yetersizliği
- Kötü beslenme (C,E vitamini, beta karoten ve folik asitten eksik beslenme)
HPV Belirtileri Nelerdir?
HPV virüsü çoğu vakada genellikle belirti göstermez. Birçok cinsel aktif yetişkin, yaşamlarının bir döneminde HPV ile enfekte olur ve genellikle belirti ve semptomları olmadığı için birçoğu bunu öğrenemez. Ancak, belirti gösteren HPV’lerde en sık görülen HPV belirtileri, cinsel temas yoluyla bulaşan HPV tipleriyle ilişkilendirilen genital siğillerdir. Siğiller genellikle vajina, penis, anüs veya perine bölgesinde (anal bölge ile genital bölge arasındaki cilt) ortaya çıkabilir. Bunlar küçük, et benzeri veya çiçek buketi şeklinde olabilir.
Kadınlarda HPV enfeksiyonu rahim ağzında anormal hücre değişikliklerine neden olabilir. Bu değişiklikler Pap smear testi ile saptanabilir. Genellikle bu hücre değişiklikleri kansere dönüşmez ve zamanla kendiliğinden iyileşebilir, ancak bazı durumlarda tedavi gerekebilir.
Yüksek riskli HPV tipleri bazı durumlarda rahim ağzı kanseri, vulva kanseri, vajinal kanser, anüs kanseri, penis kanseri ve bazı baş boyun kanserlerine yol açabilir. Bu durumda belirtiler, enfeksiyonun ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıkar ve spesifik bulgulara bağlı olarak değişebilir.
HPV İle İlişkili Hastalıklar Nelerdir?
- Deri siğilleri
- Anogenital siğiller
- Vulvar ve vajinal kanser
- Penis kanseri
- Anal kanser
- Baş boyun kanserleri
- Serviks kanseri
HPV'nin çoğu türünde HPV belirtileri görülmeyebilir ve kişi enfekte olduğunun farkında olmayabilir. Fakat belirtiler olmasa bile düzenli sağlık kontrolleri ve HPV taramaları önerilir.
HPV Tanı Yöntemleri Nelerdir?
HPV tanısında genital siğilleri saptamak için genellikle fizik muayene yeterlidir ancak kesin değilse doktor biyopsi yapabilir. HPV tanısı için genellikle kullanılan yöntemler şunlardır:
- Pap smear testi: Rahim ağzından alınan hücre örneğinin mikroskop altında incelenmesidir. Bu test, rahim ağzı kanserine yol açabilecek anormal hücreleri tespit eder
- HPV DNA testi: Pap smear testinin normalden farklı olması durumunda, alınan hücre örneğinde HPV virüsünün DNA’sını araştırır. Bu test, kansere neden olabilecek HPV tiplerini belirler.
- Kolposkopi: Rahim ağzının 6-40 kat büyütme özelliği olan ışıklı bir alet yardımıyla incelenmesi işlemidir. Bu yöntem, rahim ağzında siğil veya anormal hücrelerin olup olmadığını görmek için kullanılır.
- Servikal biyopsi: Rahim ağzından küçük bir parça örnek alınarak, patolojik inceleme yapılır. Bu yöntem, rahim ağzı kanserinin kesin tanısını koymak için kullanılır.
HPV Tedavisi Nasıl Yapılır?
HPV için kalıcı bir tedavi yoktur ancak siğiller için bazı tedavi yöntemleri mevcuttur. Çoğu hastada enfeksiyon kendiliğinden temizlenmektedir. Ancak bazı durumlarda fiziki müdehale gerekebilmektedir. Kriyoterapi, lazer vaporizasyonu, elektrokoterizasyon, sıcak ve soğuk koagülasyonu veya eksizyonel yöntemler HPV tedavisi için kullanılan yöntemlerdir.
HPV Aşısı
HPV aşısı, HPV enfeksiyonlarına karşı koruyuculuk sağlayan bir uygulamadır. Bu aşı, hem cinsel yönden aktif olmayan bireylere hem de cinsel aktivite yaşayan kişilere uygulanabilen önemli bir koruyucu tedavi yöntemidir.
HPV aşısı, maruz kalmadan önce kişilerin korunmasını sağlamak adına genellikle 11-12 yaşındaki gençlere uygun dozlarda önerilir. Aşı, 9 yaşından itibaren başlanabilir ve 26 yaşına kadar olan herkes için tavsiye edilir. Risk durumuna bağlı olarak 27-45 yaş aralığındaki yetişkinlere de HPV aşısı yapılabilir.
HPV aşısı genellikle iki veya üç doz halinde uygulanır, ilk aşılama yaşına bağlı olarak değişebilir. Genellikle 15 yaşından önce ilk dozu alanlar 2 doz alırken, 15 yaşından sonra ilk dozu alanlar veya bağışıklık sistemini etkileyen durumları olanlar için 3 doz gerekebilir.
Hamilelik durumunda HPV aşısı önerilmez ve doğumun tamamlanmasını beklemek gerekir. Eğer aşı serisine başladıktan sonra hamile olduğu tespit edilirse, ikinci ve/veya üçüncü dozların hamilelik sonrasında yapılması önerilir. Bu şekilde, aşının etkinliği ve güvenliği açısından daha uygun bir döneme ertelenmiş olur.