Allah insanlığa bir daha böyle felaketler yaşatmasın. En önemlisi de 6 Şubat tarihli depremlerden ders çıkarmayı nasip etsin. Bizler depremin acılarını çok feci bir şekilde yaşadık. Bizden sonraki kuşakların aynı acıyı yaşamamaları için, alüminyumlu arazilere, çürük zeminlere ve fay hattına bina yapılmaması gerekiyor. Şu anda 6 Şubat tarihli depremlere sebep olanlar lanetle anılıyorlar. Gelecek kuşaklarını sizleri de hayırla yad etmesini istiyorsanız, şehrin imar planlamasını yaparken deprem yönetmeliklerine uyunuz. Sağlam zemine sağlam binalar inşa ediniz. Dikey mimariden yatay mimariye geçiş yaparak, kentin silüetini tarihi dokulara uygun olarak planlayınız. Bir daha aynı acıları hem bizler yaşamayalım, hem de bizden sonraki kuşaklar..
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat tarihli depremler, 15 milyondan fazla insanı etkiledi. On binlerce can yok oldu, bir o kadar binalar da yerle bir oldu. Deprem bölgesinde sanayi tesisleri başta olmak üzere iş yerleri de çöktü. Kentin ekonomisine can suyu olan fabrikalar da bundan nasibini aldı. bu satırların yazarı da bir depremzededir ve depreme Kahramanmaraş'ta yakalandı. Kahramanmaraş edebiyatın ve şiirin başkentidir. Şehirlerin kimlik ve ruhu vardır. Kahramanmaraş'ında kimlik ve ruhu, edebiyatı ve yetiştirdiği değerli insanlardır. Bir kültür kenti olan Kahramanmaraş'ın öncelikle kimliğinin ve hafızasının ayağa kaldırılması gerekiyor. Hamasetle ve sloganla şehirleri ayağa kaldıramazsınız. Hem şehirleri ayağa kaldırmak ve normale döndürmek sadece enkazları kaldırmak ve beton binaları dikmekten ibaret değildir. Deprem bölgesinde güçlendirme ve yerinde dönüşüm projesi çok önemlidir. Devletin yetkililerinin ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, depremin ilk günlerinde orta hasarlı binaların da yıkılacağını söylemesi vatandaşı yanlış yönlere kanalize etti. Nasıl olsa orta hasarlılar da yıkılacak denilerek ağır hasarlı binaların içleri boşaltıldı kapı ve pencerelerine varıncaya kadar söküldü. Ancak ilerleyen günlerde yapılan tespitlerde ağır hasarlı binaların dahi orta hasarlıya dönüştürülüp güçlendirme kararı açıklanınca, depremzede vatandaşlar ne yapacağını bilemez oldular. Şimdi hem güçlendirme maliyeti ve hem de vatandaşın konutlarına kendi eliyle verdiği zararların bilançosu söz konusudur. Ama geldiğimiz noktada hala orta hasarlı binaların ruhsatlandırma konusu netlik kazanmış değil. Eğer orta hasarlı binaların güçlendirilmesi, olası bir depremde tehdit arz ediyorsa yıkınız. Hepimiz biliyoruz ki bu binalar yorgun ve büyük darbeler aldı. Gerçekten sağlam olan binalar ayakta kalsın ve ruhsatları verilsin. Çürük binalar içinde illa güçlendirilme mücadelesi verilmesin. Yerinde dönüşümde fay hattına ve sıvılaşma zeminine konut yapılamayacağı ifade ediliyor. Önceden yapılan konutlara dokunulmayacağı, yeni yapılacak binalarda bu kararın uygulanacağı bildirildi. Deprem bölgesinde, yani konteyner kentlerde 128.000 kişi yaşıyor. Bugün itibarıyla yaklaşık 10.000 konut depremzedelere teslim edilecek. Aylık olarak da kura çekimleri belirlendikçe konutların afetzedelere teslim edilme süreci devam edecek. Bir yandan da kalıcı konutlar ve köy tipi evler hızla yükseliyor. Bu konutların mimarisi, kat adedi ve yapıldığı zeminler elbette tartışılabilir. Ancak şunu ifade edeyim ki, Türk devleti depremzedelerin yaralarını sarmada ve konutların hızlı bir şekilde yükselmesinde takdire şayan işler yapmıştır. Yazımın başında da ifade ettiğim gibi, kentin normale dönmesinde sadece bunlar yeterli değildir.
Kahramanmaraş'ta ticaret ve sanayi çok önemli bir lokomotiftir. Bu sektör depremde %40 yara aldı. Varolan Sanayi fabrikalarının %30'u sağlam. Ayakta kalan fabrikalar ise %40 kapasite ile çalışıyor. Görebildiğim kadarıyla Kahramanmaraş'ın inşaat sektöründe en önemli eksikliği vasıflı elemanın ve teknik kadronun yeterli olmayışı.
Kentte usta yok, olanlar da işleri yetiştiremiyor. Sektör sahipleri sigorta ve kasko ile sorun yaşadılar. Sigortacıların sektör sahiplerine teklif ettiği paralarla bırakın fabrikaları ayağa kaldırmayı, o fabrikaların enkazını dahi kaldıramazsınız. Sigortalar, deprem görmüş fabrikayı tekrar sigorta yapmıyorlar. Yenisini alacaksın diyorlar, sektörün ise yenisini alacak ya parası yok,. ya da zamanı. Kahramanmaraş tekstil ve metal mutfak eşyalarında dev ihracat yapan bir şehirdi. Yaklaşık 142 ülkeye ihracat yapan şehrin Türkiye ekonomisine çok büyük katkısı vardı. Bu fabrikaların durmasıyla hem ihracat rakamları geriledi, hem de pazar alanında daralma oldu. Türkiye'nin %35 tekstilini üreten Kahramanmaraş, çelik ve altın sektöründe de öncü şehirler arasında yer alıyordu. Altın sektöründe İstanbul'dan sonra Türkiye'de 2 sırada yer alan kentin altın üretiminin yapıldığı kuyumcu kent depremden büyük zarar gördü. Oysa ki yapı daha birkaç yıl önce hizmete açılmıştı. Doğukent diye bilinen bölgeye inşa edilen Kuyumcukent, fay hattının geçtiği zemine inşa edildi. Tekstil, metal mutfak eşyası, çelik ve altın sektörünün bir an evvel ayağa kaldırılması elzemdir. Bu bölgede üretimi tekrar eski gücüne ulaştırabilmek için, sektör sahiplerinin desteklenmesi gerekiyor. İplik üreten Kahramanmaraş, aynı zamanda birçok ilin hammaddesini de üretiyordu.