Dünya, korona virüs salgınının gündemi epeyce meşgul ettiği günlerden geçmektedir. Bu süreçte oruç tutmak ve ramazan bayramının nasıl geçeceğine dair sorular zihinlerimizi meşgul edebilmektedir. Salgın döneminde oruç tutmak isteyen çalışanlar ve öğrenciler bu ramazanı evde dinlenerek, aile bireyleri ile geçirebilecekleri güzel bir ay olarak değerlendirmelidir. Okul döneminde olan çocuklarına oruç tutmak konusunda model olmak isteyen aileler için bu dönemi fırsata çevirmek kaçınılmazdır.
Ayrıca korona virüs salgını neticesinde bütün Dünya’nın çaresiz kaldığı bir dönemde uzmanlar sıklıkla sakin kalınmasını tavsiye etmektedir. Bu süreçte oruç tutmak ve dua etmek oluşabilecek endişe, kaygı ve depresyon gibi rahatsızlıkların üstesinden gelmek için kolektif bir pozisyon ve duruş oluşturabilmektedir.
Oruç, her senenin 1 ayını kapsayan ibadettir. Bu zaman dilimini, İslam inancı olan ve hayatlarını İslam’a göre yaşamayı seçenler oruç tutarak geçirmek isterler. Oruç ise insanın kendine haz ve zevk veren birtakım unsurlardan vazgeçmesi demektir. Bunların en başında da insanın kendi isteği ve arzusu ile günün belli bir zaman dilimi içinde yemekten ve içmekten vaz geçmesi gelmektedir. Örneğin; uzmanların sıklıkla uyardığı, koronavirüssalgını sürecinde sigara gibi bağımlılık yapan yüksek risk faktörlü maddelerin içilmemesi konusundaki kurallar ile oruç tutarken sigara gibi zararlı maddelerden uzak durulmasına dair kurallar aynıdır. Her iki durumda da insanın sağlıklı ve zinde olmasını ön planda tutan uygulamalar aynıdır.
Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi (hücrenin kendisini sindirmesi *Autophagy teziyle 2016 da Nobel Tıp Ödülünü kazanmıştı.) oruç tutmanın sağlık üzerindeki etkilerini ve faydalarını araştırarak şu sonuca ulaşmıştır; hücrelerin yenilenmesi için yaşlı hücrelerin parçacıklarının imha edilmesinin gerektiğini bununda, uzun süre aç kalarak olduğunu belirterek Nobel Tıp Ödülünü almaya hak kazanmıştır. Oruç ve İslami kuralların hepsi bir bütünlük içermekte ve yaşamsal fonksiyonların sağlıklı gelişimi ve işleyişi için bir yol haritası da oluşturmaktadır.
Sonuç olarak toplumun kendini çaresiz ve endişeli hissettiği salgın günlerinde, oruç tutmak bir takım zararlı maddelerden uzak durulmasını sağlamaktadır. Salgın günlerinin ramazan ayına denk gelmesini manen ve maddeten daha sağlıklı yaşamak için bir işaret olarak düşünebiliriz. Paylaşımda bulunmak, yardım etmek insanlarda huzur ve mutluluk oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalar, yardımlaşma neticesinde kişilerde oluşan huzur ve mutluluk halininin, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini göstermektedir. Kültürümüz göre Ramazan ayı paylaşım ayıdır. Bu dönemde yapılan paylaşımlar ve yardımlar barış içinde yaşayabilmenin en güzel yollarından biri olduğu gibi bağışıklık sistemi üzerinde olumlu derecede etkilidir. Salgın günlerinin rahat ve huzurlu geçirmek için oruç tutmak, bol bol dua etmek, paylaşımda bulunmak, bu endişe verici günleri rahat ve huzurlu geçirmemizi sağlayacaktır.