2024 yılı itibarıyla bu rakamlar 15.551 dolara ve 46.511 dolara çıkmıştır. Yani, 22 yılda nüfus 20 milyondan fazla artmasına rağmen, refah seviyesinde 3 kat ve 6 katlık bir artış sağlanmıştır.
Avrupa Birliği İle Karşılaştırma:
Cevdet Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre, 2002 yılında Türkiye’nin kişi başına milli geliri, Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasına kıyasla %38,2 seviyesindeydi. 2023 yılında bu oran %73,2’ye ulaşmış, 2024 yılında ise %74,8 olması beklenmektedir.
Borç Durumu:
Borç miktarının yanı sıra, gelire oranının da önemli bir gösterge olduğuna dikkat çekilmiştir. Türkiye’nin 2001 yılında Kamu Dış Borç Stokunun Milli Gelire Oranı %75,5 iken, bu oran 2023’te %29,3’e ve 2024’ün ilk çeyreği itibarıyla %25,6’ya düşmüştür. Bu sayılar, Türkiye’nin borç yönetiminde başarılı bir performans sergilediğini göstermektedir.
Borç ve Gelir İlişkisi:
Borçluluk oranının düşmesi, genel mali durumun iyileştiğini göstermektedir. Örneğin, 10 milyon lira yıllık geliri olan birinin 9 milyon lira borcu varken, 20 milyon lira gelir elde eden birinin 15 milyon lira borcu olması durumunda, ikinci kişinin borçluluk oranı %75, ilk kişinin ise %90’dır. Bu durum, ikincisinin daha iyi bir finansal duruma sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Sonuç:
Türk ekonomisi, millî gelir açısından önemli artışlar kaydetmiş ve borçluluk oranını azaltarak mali sağlığını iyileştirmiştir. Ancak, gelir dağılımındaki eşitsizlik konusunun hala göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmaktadır.