Yüce Rabbimiz şeytan ve nefsimize karşı olan cihadımızı kazanmamız için bizlere özel ikramlarda bulunmuştur. Bu ikramların başında da 11 aylık yoldan gelen ve manevi hayatımızı ihya eden mübarek Ramazan ayı gelir. Zira Ramazan bizim kurtuluşumuz için elzem olan takvayı bize kazandırır: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz.” (Bakara, 183) ayet-i kerimesi orucun meyvesinin takva olacağını bildirir, zira takvaya eremeyenler hidayete eremez. Zira Rabbimiz Kuran-ı Kerim’i sadece takva sahipleri için bir hidayet kaynağı kılmış ve bu hakikati şöyle bildirmiştir: “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. O, müttakiler için bir yol göstericidir.” (Bakara, 3)
Takvaya ulaşmanın en kısa yolu ise bu mübarek ayı kendimizden razı kılmaktır, İmam Rabbani bu konuda şöyle der: “Ramazan ayı bütün hayır ve bereketleri kendinde toplamıştır. Sene içerisinde mümine ulaşan her hayır, kadri yüce Ramazan ayının bereket deryasından bir damladır. Bu ayda hayır ve salih amellere muvaffak olan kimse sene boyunca bu muvaffakiyeti devam ettirebilir. Bu ay kalp dağınıklığıyla geçerse bütün sene boyunca kalp dağınıklığı sürer. Ramazan ayının hakkını veren ve onu razı eden kimseye ne mutlu! Ramazan ayını küstüren ve kızdıran kimseye de yazıklar olsun. O kimse, muazzam bereketlerden ve hayırlardan mahrum kalmıştır.” (Mektubat, c.I, 4.mektup)
İmam Rabbani’nin bu sözlerinden anlaşıldığına göre Ramazan orucu sanki askerin barış zamanında yaptığı eğitim ve tatbikat gibidir. Tatbikat her ne kadar gerçek savaş ortamına benzese de şartlar nispeten hafifletilmiştir. Mesela kullanılan mühimmat gerçek değildir, esas amaç erleri hakiki savaş şartlarına hazırlamaktır. Aynı şekilde Ramazan ayında da mümin için şartlar hafifleştirilmiştir. İnsanın en büyük düşmanı olan şeytan bu ayda zincire vurulmuş, nefis de aç ve susuz bırakılarak son derece zayıflatılmıştır. Artık hüküm kalbimizin, ruhumuzun eline geçmiştir; eğer bu ortamda ruhumuz takva silahı ile nefsimizi tam olarak alt edemez ise şeytanın ve nefsin serbest olduğu yılın diğer aylarında bu işi nasıl başaracaktır ki!
İMAM RABBANİ’NİN RAMAZAN’DA YAPILMASINI TAVSİYE ETTİĞİ SALİH AMELLER
Rabbimiz nefis ile cihatta başarılı olmamız için bizden orucumuzu karşılığını sadece kendisinden bekleyerek tutmamızı ister. Bu ayda Kuran-ı Kerim ile olan dostluğumuzu artırmamızı, Kelamının lafızlarını dilimizle manalarını da kalbimizle okumamızı ister. Beş vakit namazımıza ilaveten teravihi, teheccüdü ve mümkün olan diğer nafile namazları ikame etmemizi diler. İmam Rabbani hazretleri bu ayda yapılması gereken salih amelleri şöyle sıralar:
Bu ayda Kur’ân-ı Kerîm’i hatmetmenin sünnet oluşu, aslî ve zilli bütün kemâlâta erişmeye vesile olması sebebiyledir. Bu iki kemâlâtı kendisinde toplayan kimsenin, Ramazan ayının bereket ve hayırlarından mahrum kalmaması umulur.
Ramazan ayında oruçlu bir kimseye iftar veren kişinin günahları affolunur ve cehennemden azad edilir. İftar veren bu kişiye, iftar verdiği oruçlunun sevabından bir şey eksilmeksizin onun sevabına denk bir sevap bahşedilir.
Bu ayda hizmetçisine kolaylık gösteren kimsenin Allah günahlarını bağışlar ve onu cehennemden azad eder. Nitekim Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bu ayda bütün esirleri salar ve yardım talebinde bulunan herkese isteğini verirdi.
İftarı erken, sahuru geç yapmak sünnettir. Rasûlullah Efendimiz bu konunun üzerinde çok durmuştur. Bu da muhtemelen kulluk makamına uygun olan ihtiyaç halini açığa vurmak içindir.
Oruçtan asıl olan verayı/takvayı elde etmektir. “Akıllı kimse dinin çizdiği sınırları gözetmeli, bundan kıl kadar da olsa asla sapmamalıdır. Şeklen namaz kılan oruç tutan çok kimse vardır; fakat şeriatın koyduğu sınırları gözeten, haram ve şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi kimseler pek azdır. Gerçek dindarlığın ölçüsü işte bu takva ve sakınma halidir.” (Mektubat)
Ramazan ayında Kadir gecesini aramak çok önemlidir, İmam bu hususta şöyle der: “Bu ayda bulunan Kadir gecesi bu ayın hülasası ve özüdür. Kadir gecesi çekirdek yerinde olup bu ay da o çekirdeğin zahiri kabuğu mesabesindedir.” (Mektubat)
İmam’a göre Ramazan’da dini hayatımızı güçlendirmek için cemaatle namaza ve teheccüde devam çok önemlidir. “Her gün beş vakit namazı tadil-i erkâna riayet etmek suretiyle cemiyet ve cemaat hâlinde eda etmek icap eder. Teheccüd namazını ihmal etmemeli ve seher vakitlerinde istiğfar fırsatını yok yere kaçırmamalıdır.” (Mektubat)
Aynı şekilde Şeriatın emrine uyarak Ramazan Bayramı günü oruç tutmamak, şeriatın emretmediği orucu sonsuza dek tutmaktan daha faziletlidir. Allah’ın emri doğrultusunda bir ip parçası bağışlamak, kendi nefsi hesabına altından bir dağ infak etmekten daha faziletlidir.
RAMAZAN’DA YAPILMAMASI GEREKENLER
Ramazan ayını memnun etmek için yapılması gereken iyiliklerin bir kısmı yukarıda sayılmıştır; bir de yapılmaması gerekenler vardır ki onların da başta gelenleri şunlardır:
Gözü Allah’ı hatırlatmaktan alıkoyacak, şer’an bakılması yasak veya mezmum olan şeylerden men etmektir. Özellikle cep telefonlarının lüzumsuz kullanımı günümüzde büyük bir fitne olmuştur. Salik dilini de dedikodu, yalan ve kötü sözlerden korumalı, bunun aksine zikir, tesbihat ve Kuran kıraati ile meşgul olmalıdır. O kadar ki kendine sataşanlara bile cevap vermeyip “ben oruçluyum” demelidir. Salik kulağını da yalan dolan ve gıybet dinlemekten alıkoymalıdır, buna faydasız kitapları okumak, zararlı müzikleri dinlemek de ilave edilebilir, zira bugün dinlenilen müziklerin bir kısmı fuhşiyat, inkar ve ahlaksızlığı özendirmektedir.
Salik Ramazan ayında iftar ettiği gıdaların temiz ve tayyip olmasına dikkat etmeli, ayrıca bu yemekleri de az yemelidir. İmam Gazali bu hususta çoğumuzun içine düştüğü bir hatayı da açıklar ki bu hata Ramazan dışında normal olarak bir günde yiyeceğimiz yemeklerin daha çoğunu iftar ve sahurda yemektir. Ayrıca salik iftar ve sahurda leziz yemek derdinde olmamalı, olabildiğince az yemeli, gündüz de uykuyu abartmamalıdır ki orucunu hissetsin.
İMAM GAZALİ’NİN ORUÇ TUTANLARA UYARISI
İmam Gazali oruç tuttuğu halde haramlardan kaçınmayanlara, yeme içme dışındaki diğer arzularını haram helal demeden tatmin edenlere şu uyarıyı yapar: “O hâlde gündüzleyin diğer şehvetlere düşmekle beraber bir öğünün yemeğini geciktirip iki öğünlük yemeğini birden akşam vakti yemekle ne fayda temin edilebilir? Bu gibi oruçlarda bir fayda olsaydı, Peygamberimiz’in: ‘Nice oruç tutanlar var ki açlık ve susuzluktan başka bir şey elde edemezler’ buyurduğunun bir manası kalmazdı.” (İhya, Oruç babı)
Allah Teâla hepimize mübarek Ramazan ayını memnun etmeyi nasip etsin. Ne mutlu hakiki manada oruç tutup takvaya ulaşanlara!
Kaynak: Süleyman Derin, Altınoluk Dergisi, Sayı: 434