Sanırım çocukluğa kadar inmeliyiz.Evet evet hatta her şeyin başladığı yere ana rahmine kadar gitmeliyiz.Bilimsel olarak da ispatlanan bir mevzudur bu anne karnında başlayan iletişim.Bizzat yaşayan biri olarak destekliyorum.” Ne ekersen onu biçersin” yerinde bir tespit sanırım.Anne karnında duyduklarına tepki veren bebekler dünyaya geldikten sonra farkına varılmak istenmese de bir yerlerde hep biriktirdikleri ile beklerler.
Bireyde merak duygusu doğar doğmaz başlar ve ebeveyn desteğiyle ömür boyu sürer.3 yaş merak duygusunun en yoğun olduğu dönemdir.Çocuklar sürekli merak ederler her şey onlara ilginç gelir.Jostein Gaarder “SOFİ’NİN DÜNYASI “ adlı kitabında çocuklardan , tavşanın tüylerinin en altındakiler diye bahsetmiştir.Çocuklar merakları sayesinde tüylere tırmanarak gerçek dünyayı keşfetmek isterler.İşte bu merak sürecinde anne ve babaların tutumu çocuğun gelişiminde çok önemlidir.Sürekli sorular soran çocuklara cevap vermek ve özellikle onların ileriki hayatını şekillendirecek ilgiyi ve bilgiyi sunmak hayati önem arz eder.Bu ilgi ve bilgi de ki amaçlardan biri ki bence en önemlisi onları kitaplarla tanıştırmak.
Çocuklara masallar ,hikayeler okumak ,onların hayal dünyasını geliştirecek materyaller sunmak …Ünlü tarihçi İlber Ortaylı “kendilerine uyurken masallar,hikayeler okuyacağınız çocuklar doğurun “ diyor haklı olarak…kitap kokusunu içine bir defa çeken bir insan ,artık o kokusuz yapamaz.Bana da kitap kokusunu tattıran annemdi.Bana ve kardeşlerime hep her türlü kitabı ,yerde gördüğünüz bir gazete parçasını hatta prospektüsleri bile okuyun derdi.Ki kendisi de halen okumadan uyumaz ve baş ucunda her zaman kitap durur.OKUMA KÜLTÜRÜ böyle gelişiyor.
IKRA (Oku) Alak suresi 1.ayeti kerime bize Allah’ın okumaya ,ilme verdiği önemin en büyük delilidir.İndirilen bu harika kitabı okumayıp anlamadığımız için cahillik girdabında çırpınıp boğuluyoruz.Okumuş cahiller ve kitap yüklü merkeplerden olmadığımız sürece tadına doyum olmaz okumanın ve geliştireceğimiz kültürün.
Çok kızıyorum “fırsat bulamıyorum” ,”zamanım yok”,”kitaplar çok pahallı”,”offf! ders kitapları yetiyor”,”telefondan ,sanaldan okuyorum”,”amaann ! ne gerek var” ,”zamanında çok okudum” diyenlere.Etrafımdaki herkese söylüyorum özellikle de çocuklara,gençlere ve arkadaşlarıma ısrarla benden sıkılmaları pahasına.Fırsat yaratılır…çok değil günde iki sayfa ,beş sayfa..temizliğe,gezmeye,sigara içmeye,geyik yapmaya zaman varken .Kitaplar pahallı olabilir ama sigara da ,kuaför de ,gereksiz alınan kıyafet ve abur cubur da pahallı.Ders kitapları sınav geçmek için gerekli ufku geliştirmek için takviye lazım.Telefondan,sanaldan okumak asla o güzelim kağıt kokusunu vermez.Zamanında çok okuyanlar ! ne oldu?..okumak zamanla mekanla sınırlı değil ki.Hele şu ne gerek var diyenlere söylenecek söz çok ama yerine ulaşacağına pek inanmadığım için susuyorum.
Nihayetinde yazılı kültürle içli dışlı olup ufkunu geliştiren,dünyaya ve hayata farklı perspektifden bakan ,sorgulama yetisini geliştiren,kazanımlarını hayallerini paylaşabilen bireylerin edinmiş olduğu kültürdür OKUMA KÜLTÜRÜ.Dilerim bizlerde okuma kültürü ile dost olan bireyler kısmında saf tutarız. “Allah’ım! Bana kitap dolu bir ev ve çiçek dolu bir bahçe ver”(KONFÜÇYÜS).