Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, "Bipolar bozuklukta kişinin ruh hali, manik dönem ile çökkünlük olarak adlandırılan depresif dönem arasında değişkenlik gösterir. Bu iki aşama, genellikle yatışma ve alevlenmelerle seyreder ve hastalar, dönemler dışında normale döner" dedi.
Manik ve Depresif Dönemlerin Belirtileri
Manik dönemde hastalar aşırı coşkulu, enerjik ve düşünceleri hızlanan bir halde olur. Dr. Şentürk, "Aşırı neşe, enerji patlamaları, konuşma hızında artış, uyku ihtiyacında azalma, özgüven artışı, riskli davranışlar ve agresyon sık görülen belirtiler arasında yer alır" diye açıkladı.
Depresif dönemde ise, hastalar kendilerini mutsuz, umutsuz, isteksiz ve halsiz hissedebilir. Ayrıca içe kapanma, suçluluk, eski aktivitelerden keyif alamama, uyku ve iştah bozukluğu gibi semptomlar görülür ve intihar düşünceleri de artabilir.
Genetik ve Çevresel Etkenler
Hastalığın ortaya çıkışında genetik faktörlerin büyük payı olduğunu belirten Dr. Şentürk, "Manik atakların yaklaşık üçte ikisi genetik kökenlidir. Ayrıca stresli veya travmatik olaylar da hastalığın ilk döneminin ortaya çıkmasına neden olabilir" ifadelerini kullandı.
Erken Tanı ve Tedavi
Uzmanlar, hastalık belirtilerinin fark edilmesi ve erken müdahale edilmesinin önemine dikkat çekiyor. Uyku düzeninin korunması, riskli davranışlardan uzak durmak ve profesyonel yardım almak, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir.
Tedavide ilaçların önemli rol oynadığını vurgulayan uzmanlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikososyal desteklerin de tedavinin bütünleyici parçaları olduğunu söylüyor.
Mevsimsel Dalgalanmalar ve Bipolar Bozukluk
Bipolar bozuklukta mevsim geçişleri de önemli bir etken. Genel olarak, ilkbahar ve yaz aylarında mani atakları, sonbahar ve kış aylarında ise depresyon nöbetleri artıyor.
Dr. Şentürk, “Hastalık yaklaşık %25 oranında mevsimsel özellik gösteriyor. Özellikle ilkbahardan yaz aylarına geçerken, özgüvende artış ve taşkınlık, saldırganlık, aşırı hareketlilik gibi belirtiler gözlemlenebilir” dedi.
İki cinsiyette de görülebilen bu hastalık, genellikle 20-25 yaşlarında başlar ve toplumda yaklaşık %1 oranında rastlanır.