Okan Bayülgen’in Nokta programına konuk olan Mahir Ünal, burada yaptığı röportajında şunları kaydetti:
“ABD hukukuna göre Twitter gibi sosyal ağlara tarafsız platformlar olması gerekiyor. Mesela editoryal bir çalışma ya da içeriye müdahale etme gibi bir hakkı yok orada sadece bir veri sağlayıcı olarak tarafsız bir platform olmak durumunda. Şimdi bu 5 büyükler mesela Facebook, Twitter, Google Amazon, Microsoft dünya üzerinde kullanıcıları var. 55 milyon vatandaşın sosyal ağlarda haklarını kim koruyacak? Sosyal ağlardaki eylemlerinin ya da karşılaştıkları birtakım haksızlıkların verilerinin güvenliği özel hayatın dokunulmazlığı gibi haklarını kim koruyacak ve hangi yasa düzenleyecek? İşte bu noktada Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, kendi vatandaşlarının sosyal ağlarda haklarını koruma hakkının olması gerekiyor. Buna siber egemenlik diyebiliriz. Amerika Tik-Tok’u kapatmayı tartışıyor. Çünkü Tik-Tok’un verileri Amerika'da tutulmuyor. Şimdi bunu bir milli güvenlik sorunu olarak görüyorum.
Bizler araba kullanıyoruz ve trafikte araba kullanmamızı kolaylaştıran trafik kuralları var, yasal düzenlemeler var, belli kurallar var. Şimdi trafiğin bile bir kuralı varken bu siber yolların, bu veri akışının sağlandığı bu kanalların herhangi bir kurala bağlı olmadan sadece Twitter'ın ve Facebook'un insafına bırakılamaz. Geçtiğimiz günlerde Facebook bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Mesela az önce söylediğiniz Cambridge Analytica olayı tamamen kullanıcı ve oy verme davranışına etki edecek şekilde kullanılması üzerinden kıyamet koptu.
Şimdi şöyle açık kaynaklardan bugün bütün dünyada internette bıraktığımız online izlerimizden türeyen yaklaşımlarımız, yani internet davranışlarımız açık kaynak toplanarak birtakım algoritmik düzenlerde zaten okunuyor. İnternette bir saatte şöyle bir bakıyorsunuz, sonraki 15 gün boyunca o saat bir şekilde tekrar tek bize gösteriliyor. Dolayısıyla sizin o saatin yanından geçmiş olmanız saati alma mailinizi tekrar tekrar size hatırlatarak sizin tüketim alışkanlığınızı tetikliyor.
Google, Facebook, Apple, Twitter, Amazon, Microsoft bunlar isimlerimizi, cinsiyetimizi, doğum günümüzü, telefon numaranızı, e-posta adresinizi, lokasyonunu, medeni durumunuzu, iş ve mesleğinizi, gelir seviyenizi, eğitim durumunuzu, kökeninizi, dini inanç ve görüşünüzü ve adresinizi, biliyor. Facebook, Apple ve Microsoft yüzümüzü tanıyor. Siyasi görüşümüz, kredi kartı kimlik, sosyal sigorta, ehliyet, pasaport ve ip adreslerimiz biliniyor. Instagram hangi fotoğrafın üzerinde kaç saniye kaldığımızı biliyor. Yani bu tekil kullanım. Ben de bas bas bağırıyorum. Bu şey dahil bu bahsettiğim sosyal ikilem belgeseli de bence etkisi çok az oldu. Daha fazla etkili olmalıydı. Orada bile bundan çok söz edilmiyor.
‘Bir ülkenin verilerini ele geçirdiğiniz de, o ülkeyi teslim almış olursunuz’ deniliyor. Bu ciddi bir egemenlik sorunu olarak ortaya çıkıyor. Yani veri güvenliği şimdi diyor ki, siber vatandan neyi kastediyorsun? Yani coğrafi fiziki coğrafyada sizin sınırlarınız var, ama internet coğrafyasında siber dünyasında da güvenlik duvarlarınız var, evet yani eğer bu duvarları koymazsanız, siber güvenliğinizi sağlamazsanız, bu konuda gerekli düzenlemeleri yapıp, hem kendi ülkenizin insanlığın verilerine sahip çıkmamız lazım.
Twitter, 7 bin 340 hesabı askıya aldı ve 7 bin 340 hesabı askıya alırken bir şey yaptı. AB hukukuna göre 7 bin 340 hesaba müdahale imkanı içeriye müdahale imkanı olmadığı için 7 bin 340 hesabını datasını Stanford Üniversitesi ne verdi? Peki Stanford Üniversitesi'nde bunu raporlayan iki kişi kimdir? Paylaşımlarında da açıkça görüldüğü gibi PKK sempatizanı 2 kişiydi, Türk asıllı 2 kişiydi. Gerekçelerini okuduğunuzda raporu okuduğunuzda dehşete kapılıyorsunuz. Pınarı Harekatı'nda destek twitteri atmak, Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili sempati tweetler atmak, HDP ve PKK karşı twitter atmak. Çünkü Twitter PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmediği için senin oradaki hassasiyetini önemsemiyor. Sen FETÖ diye bağırıyorsun, FETÖ 15 Temmuz darbesi yaptı diyorsun, FETÖ kim diyor? Senin oradaki hassasiyetini paylaşmıyor, ya da senin oradaki hassasiyetinde ilgilenmiyor.
Benimde Twitter profilim var, bende Twitter kullanıcısıyım. Yani insanları özellikle Twitter kullanmaya teşvik etmiyoruz. Biz AK Parti olarak sosyal medyada gerçek kişiler olarak bulunmaya özen gösteriyoruz. Diğer taraftan AK Parti gönüllüsü olan, AK Parti'nin siyasetini ,AK Parti'nin yaklaşımlarını, dış politikasını, destekleyen ve kendi siyasi görüşü ile AK Parti'nin siyasi görüşünü ve politikasını özdeşleştirilmiş ve AK Parti'ye destek veren insanlar var. Bu insanları da ayrıca çok değerli buluyor ve destekliyoruz. Ama şunu yapmıyoruz, özellikle insanları Twitter, Facebook kullanıcısı olmaya teşvik etmiyoruz."