Kale Geben Vadisine hakim olup, önünden geçen iki önemli yolu kontrol amacı ile Roma Bizans ve Ermeni Krallığı dönemlerinde de kullanılmıştır. Kale dış surları ile birlikte 12.000 m2’lik bir alana yayılmış olup, kale iç ve dış surlar olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir.
Yapımında moloz taş, kireçtaşı ve kesme taş kullanılmıştır. Kale içerisine tonoz kemerli kapalı mekânlar ve su sarnıçları yapılmış olup, bunlar günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Dış surların büyük bir bölümü tahrip olmuş, yalnızca altı burcu ile mazgalları günümüze gelebilmiştir. Bizans, Roma dönemlerine ait taşlar üzerinde monogramlar ve haç motifleri bulunmaktadır.
Gelelim bu kalenin muhteşem efsanesine;
Geben Kalesi Komutanı'nın güzel kızının ismi Meryem'di. Meryem'in güzelliği dillere destandı. Göksun'un Kızılkale komutanının oğlu ile güneydeki Azgıt kale komutanının oğlu, birbirlerinden habersiz Meryem'e aşık olurlar. Her iki kale komutanı da oğullarına Meryem’i istemek için Geben Kalesi komutanının evine misafir olur. Geben Kalesi komutanı, her iki komşu kale komutanlarını da çok sevmektedir. Kızını hangisine vereceğine karar veremez. Zengin ve güçlü olan kızılkale komutanı Geben Kalesi'nin uzun ve geniş yollarını düzgün taşlarla ördürerek mamur hale getirir. Sonra da Meryem'i, oğluna tekrar ister. Ancak Meryem'in gönlü Azgıt kale komutanının oğlundadır. Haber gönderir, oğlan atının ayak altına deri parçaları bağlayarak sessizce gelir ve Meryem'i kaçırır. Ümitsiz kalan kızılkale komutanının oğlu da "Meryem de zaten çil idi" der.
Bu olaydan sonra Geben Kalesinin adı, Meryemçil kalesi olur.