Şengül, konuşmasının başında; “Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yolunda, emperyalist güçlere karşı verdiğimiz bağımsızlık mücadelesinin zafere yürüdüğü en önemli günlerden birisidir. Bugün, bağımsızlığımıza ve özgürlüğümüze kast edenlere karşı bir halkın geleceğine topyekûn sahip çıktığı mücadelenin taçlandığı gündür. 98 yıl önce bugün 26 Ağustos 1922’de, büyük zaferimizin ilk adımı atılmıştır. Bugün ülkemizin tam bağımsız, özgür, demokratik, halkçı ve laik bir ülke olarak yürüyüşü mücadelemizde aynı kararlılıkla buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz. Büyük Taarruz’un 98’inci yıl dönümünü kutluyor, ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyoruz” dedi.
Üreticilerin zor durumda olduğuna değinen Şengül, konuşmasının devamında ise, şunları söyledi:
“Emperyalizme karşı, o gün konulan irade bu gün de yolumuzu aydınlatıyor. Bugün de ekonomisiyle, tarımıyla, sanayisiyle güçlü; işçisi, memuru, çiftçisiyle mutlu bir ülke mücadelemizi bu iradenin Işığıyla sürdürüyoruz. Ancak; Ekonomide izlenen hatalı politikaların ve iktidarın kurduğu düzenin sonucunda çıkan buhranın ağır faturası vatandaşlarımızın sırtına yüklenmektedir. Bu yükü en çok omuzlayan kesimlerden biri de kuşkusuz çiftçilerimizdir, hayvancılıkla geçinen yurttaşlarımızdır.
Paramızın değerini yitirmesi nedeniyle gübre, ilaç, tohum, mazot giderleri hızla artarken, çiftçilerimiz yeterince desteklenmemiş; hatta tarım ürünü ithalatı kolaylaştırılarak üretici, ürün fiyatıyla girdi fiyatı arasında sıkıştırılmıştır. Son 14 yılda, devletin çiftçimize Tarım Kanunu gereği ödemesi gereken 175 milyar TL’lik destek ödenmemiştir. Bu, devletin her bir çiftçi ailesine 80 bin 754 lira borçlu olduğu anlamına gelir. Diğer taraftan, özellikle son birkaç yıldır hasat zamanı açılan ithalat kapılarıyla çiftçilerimizin malının değeri pula dönmüştür.
Saray hükümetinin, Venezuela’dan bazı tarım ürünlerinin ve peynir çeşitlerinin vergisiz ithalatına ilişkin son kararı da iktidarın çiftçi karşıtı uygulamalarının devamıdır. 200’e yakın peynir çeşidi zenginliğiyle adeta bir peynir cenneti olan, dünya genelinde peynir üretiminde ilk onun içerisindeki ülkemiz yerine; inek sütü üretiminde onuncu, koyun sütü üretiminde ikinci, keçi sütü üretiminde sekizinci, manda sütü üretiminde dokuzuncu sırada olan ülkemiz yerine Venezuela tercih edilerek, ne kadar yerli ve milli olduklarını bir kez daha göstermişlerdir. Sarayın aldığı son kararla Türkiye, Venezuela’dan peyniri vergisiz ithal edecektir. Trakya’daki, Ezine’deki, Kars’taki peynir üreticileri dururken, Saray yönetimi Türkiye’deki çiğ süt üreticisi yerine, Venezuela’nın üreticisine destek vermekte, yabancı üretici için yeni imkanlar sağlanmaktadır.
Nitekim, Türkiye’deki yerel seçimlerden önce 25 kuruşa çıkarılan süt destekleri, seçimler sonrasında 10 kuruşa indirilmiş, ardından da 15 kuruşa çıkarılmıştır. Girdi fiyatları sürekli artarken, artırılması gereken destek, süt üreticisinin cebinden kepçeyle alınmış, sonra damlalıkla ancak bir kısmı geri verilmiştir. Saray’ın bir başka kararı ile Venezuela’dan vergisiz ayçiçeği ithalatının da kapısı aralanmıştır.
CHP “Ayçiçeğinde 3,5 lira taban fiyatı ve 75 kuruş prim ödemesi üreticinin maliyetini anca karşılar. Bu fiyatlar ve fazlası verilmelidir” derken, Saray hükümeti Venezuela’dan vergisiz ayçiçeği ithalatının önü açmıştır. Öyle görünmektedir ki ülkemiz, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dünyada ayçiçeği ithalatında birinci olacaktır. Biz CHP olarak, Saray yönetiminin bu ülkenin çiftçisini ezerken başka ülkelerin çiftçisini desteklemesinin nedenini öğrenmek, tek adam rejimi altında ezilen, ekonomisinde ciddi sıkıntılar ve gıda kıtlığı yaşayan Venezuela’ya olan bu muhabbetin sebebini bilmek istiyoruz.
Ülkemizdeki Saray rejiminin artık ülkeyi yönetme kabiliyetinin kalmadığı ortadadır. Türkiye yönetilmemekte, Türkiye savrulmaktadır. Saray ve ahalisi, ekranlardan her gün pembe tablolar çizmekte, fakat bu pembe tablolar milletimizin mutfağındaki boş tencereyi doldurmamaktadır. Güzel ülkemiz, bereketli topraklarıyla, olağanüstü konumuyla, genç nüfusuyla büyük bir potansiyele sahiptir. Milletin derdini çözmeye kararlı ehil bir kadroyla, doğru bir ekonomi programıyla, hukuk devletini ve kuvvetler ayrılığını güçlendiren çağdaş bir parlamenter demokrasiyle, vatandaşını kucaklayan, hiç kimseyi açıkta bırakmayan, çocukların yatağa aç girmesine müsaade etmeyen güçlü bir sosyal devlet anlayışıyla tüm sorunların üstesinden geleceğiz. Milletimiz, kendisinden kopanlara, sesini duymayanlara, halini görmeyenlere, kendisi yarın yiyeceği ekmeğin hesabını yaparken, vatandaşın parasıyla Saraylarda keyif çatanlara ilk fırsatta gereken yanıtı verecektir. Ülkemizin yarınlarında CHP vardır.”