6 Şubat depremleri hiç şüphesiz son 500 yıllık tarihin en büyük felaketidir. Başta Kahramanmaraş olmak üzere 11 ilde depremde hayatını kaybeden tüm insanımıza başsağlığı diliyorum. Allah böyle bir felaketi birkez daha bizlere yaşatmasın.
Tabii 2023 yılının felaketleri sadece doğal afetler değil. dünyayı kasıp kavuran bir ekonomik kriz ile de karşı karşıyayız ve bu krizin etkileri hala devam ediyor.
Sosyal medyada sıkça dolaşan “Çok şükür kötü günleri geride bıraktık. Şimdi sırada daha kötü günler var…” ifadesi, aslında bir gerçekliğe de işaret ediyor. Yaklaşık bir asırdır devam eden İsrail'in Gazze şeridindeki toprak işgali ve yaptığı soykırım, uluslararası kamuoyuna rağmen devam ediyor. İki devletli bir çözüm ile İsrail- Filistin savaşına bir çözüm bulunmazsa, bu savaşın çok daha büyük ülkeleri de içerisine katarak büyüyeceği bir gerçektir.
Dolayısıyla Türkiye'deki gelişmeleri ve geçmişin 1 yıllık bilançosunu değerlendirirken dünyadaki gelişmeleri de sağlıklı bir şekilde okumamız gerekiyor.
Türkiye 22 yıldır AK Partili kadrolar tarafından yönetiliyor. Partinin ana kumandasında, siyaseti çekirdekten öğrenen ve uygulayan, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden olan Recep Tayyip Erdoğan var. Öyle görünüyor ki Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesinden çekilmedikçe, onu sandıkla yenebilecek henüz bir lider çıkmadı. Tüm siyasi partilerin liderlerini toplasan bir tane Erdoğan etmiyor.
Altılı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüş çıkışı büyük ilgi uyandırmıştı. Nitekim Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bazı aksaklıklarını ve Türkiye gibi sağ bir topluma dar geldiğini zikreden entelektüel çevre, yatan başkanlık sistemi ya da yeniden parlamenter sistem vurgusuna dikkat çektiler. Ancak ne var ki altılı masanın dağınık yapısı, her kafadan bir ses çıkması ve adam gibi muhalefet yapamamaları, seçmende pek güven uyandırmadı. seçmen yine yaparsa AK Parti yapar dedi ve tercihini Recep Tayyip Erdoğan'dan yana yaptı.
Ankara Enstitüsü’nün Ekim 2022’de yayınladığı Toplumsal Algı ve Beklentiler araştırmasında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi el alındı.
Başkanlık sistemine yönelik memnuniyet ortalaması, 10 üzerinden 3,8’dir. Katılımcıların yüzde 45’i sıfır puan vermiştir. Bu oranlar, başkanlık sistemine yönelik güçlü bir memnuniyetsizlik ve karşıtlığın göstergesi olarak okunabilir. Başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanın yetkilerinin fazla olduğu ve TBMM’nin etkisinin azaldığı konusunda yüzde 60’a varan geniş bir mutabakat bulunuyor. Toplum, başkanlık sistemi taraftarlarının ileri sürdüğü; hızlı karar alma, yönetimi tek elde toplama ve siyasi istikrar sağlama gibi argümanlara da güçlü bir destek vermiyor görünmüyor. Toplumun yarısı bu argümanları paylaşmazken, paylaşanlar üçte bir düzeyinde kalıyor.”
Geride bıraktığımız yılda muhafazakâr STK’lar imkân ve kaynak olarak büyürken içerik olarak etkisizleşmeye ve siyasallaşmaya başladılar. Çok güçlü ve etkili bir sivil toplum hareketine ihtiyaç var.
17 Ağustos 1999 depremi önemli bir tarihtir. Devletin afete müdahalesindeki yetersizlikler, öncesindeki hazırsızlıklar sivil toplumun ortaya çıkışı ve güçlenmesinde, çeşitlenmesinde önemli rol oynamıştı. 6 Şubat 2023 depremlerinde de gördük ki, deprem öncesi kentsel dönüşüm, alüvyonlar azilerin imara açılması, çok katlı binaların ruhsatlandırılması ve fay hatlarına bina yapılması gibi konulara hiç dikkat edilmemiş ve üzerinde çalışılmamış. Hiç kuşkusuz aarın felaketinin 11 ili vurmuş olması elbette ki devletin gücünü ve imkanlarını kısmen de olsa kısıtlamıştır. Depremin ilk 3 gününde maalesef kamu kurumları gereği üzere çalışamadılar. Hem depremin birçok ili vurmuş olması ve hem de aşırı soğuk ve yağışlar, yıkılan binaların sayısının çok olması gibi sebepler, kamu kurumlarının işini zorlaştırdı.
Ancak bundan daha önemlisi, yerel belediyelerin deprem öncesinde hiçbir hazırlıklarının olmaması ve depreme yönelik karnelerinin zayıf olmasıdır. Kahramanmaraş depreminde AFAD il Müdürlüğü ve Kahramanmaraş Valiliği hizmet binaları ile Şehir Hastanesi ve özel hastanelerin ağır hasarlı hale gelmesi bir zuldür. Son bir kez daha gördük ki deprem değil binalar öldürüyor. Fay hattına yapılan kamu binaları ve hastaneler, beceriksizlik ve öngörüsüzlüğün nedenli büyük olduğuna işaret ediyor. Allah'a hamdolsun ki güçlü bir devletimiz ve duyarlı bir milletimiz var. Toplum-devlet el ele vererek 6 Şubat'ın yaralarını kısa sürede sardı ve tüm afetzedelere sahip çıktı. Hem bireysel hem de kurumlar olarak büyük bir seferberlik hali yaşandı. Sadece insani yardım değil arama-kurtarma başta olmak üzere afete müdahalede güçlü bir varlık gösterdi sivil toplum.
O açıdan diyoruz ki 2024 yılı kesinlikle sivil toplum yılı olmalıdır.